STK Platformundan Açıklama
STK Platformu Sözcüsü Memet Şekerci sosyal medya üzerinden kaos ortamı oluşturmaya çalışıldığını söyledi.
Elazığ Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Dönem Sözcüsü, Prof. Dr. Memet Şekerci, sosyal medya üzerinden kim tarafından paylaşıldığı belli olmayan, kaos ortamı oluşturmaya yönelik, yalan-yanlış bilgilerle halkın galeyana getirilmeye, sivil insanların silah kullanmaya teşvik edilmeye ve yeni bir Vandalizm ortamı oluşturmaya çalışıldığını söyledi.
Doğu ve Güneydoğu illerinde işyerlerinin tahrip edilmesi, yakılması, Müslüman, mütedeyyin insanların hedef gösterilmesi ve hunharca katledilmesinin kabul edilecek bir durum olmadığını belirten Şekerci, “ Sokaklardaki şiddet bazı siyasiler tarafından da kışkırtılmakta, masum insanların hayatına ve malına kastedilmektedir. Hatırlatmak gerekir ki, Kobani'den gelerek sınır bölgelerine sığınan kardeşlerimize en hızlı yardım elini uzatan da yine bölgenin ve tüm Türkiye'nin Müslüman halkı olmuştur. Tüm bunlar bilinirken bölgede yaşayan onlarca insanın, IŞİD'den intikam alınırcasına hunharca katledilmesini kabul etmek mümkün değildir. Çıkarılan olaylar esnasında katledilen kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Unutulmamalıdır ki, şiddet yeni şiddet sarmalını da beraberinde getirir. Şu bir gerçektir ki; Müslüman kimlik, bölgenin ve coğrafyamızın ortak paydası ve birleştirici hamurudur. IŞİD bahanesi ile Müslüman halkı ve İslami kimliği hedef göstererek çok çirkin bir tavır ortaya koymak bölgenin ve ülke insanımızın çıkarına olmayacaktır. Meselenin Kobani olmadığı çok açık. Yeni Türkiye muhaliflerinin çılgın alkışları eşliğinde elinde benzin bidonu, “yakarız bu memleketi” tehditleriyle bölge barışının ve çözüm sürecinin altının oyulmaya çalışıldığını görmemiz gerekiyor. Bölgenin geleceği Türklerin, Kürtlerin, Arapların topyekûn Müslüman halkların kardeşliğinden geçmektedir. Bu kardeşliğin sağlanmasının en önemli adımı ise başlayan barış sürecidir. Yapılmak istenen ise bu süreç şekillenmeden önünün kesilmesidir. Kardeşliğimize halel getirecek her tür provokatif eylem, tedavisi zor yaralar açacaktır. Akıl, fikir ve iz'an sahibi herkes, bu süreçte elde edilmiş kazanımlara ve geleceğimize sahip çıkmalı, akl-ı selim ile hareket etmeli, tahriklere kapılmadan kalıcı barışa katkı sunacak çaba içerisinde olmalı, barışın dili kullanılmalıdır.Tüm siyasi aktörler çatışma ve tehdit dilinden hızla uzaklaşmalıdır. Bunun dilde kalamayacağı ve toplumsal barışı akamete uğratacak riskler barındırdığı iyi bilinmelidir. Devlet de Hükümet de bütün birimleri ile aynı duyarlılık içerisinde olmalı; provakasyonlara rağmen barış sürecinden vazgeçmemeli, bu halka 1990'lı yılları hatırlatacak tutum ve davranışlardan Sabır ve itidal, her duyarlı insanın ve devletin temel tutumu olmalıdır. Devlet, halkı rencide edecek, onurunu zedeleyecek her türlü müdahaleden sakınmalı, saldırıya uğrayan insanların kendilerini savunma durumuna düşmelerine fırsat vermemeli, bölge insanının can ve mal emniyetini tesis etmeli, yeni ölüm olayları ile gerilimin yaygınlaşmasını önlemeli, emperyalist güçlerin kaosu yayma çabaları engellemelidir” dedi.