Ülke ve dünya gündeminin çok sık değiştiği, ya da değiştirildiği ve toplum mühendisliğinin en katı yöntemlerinin uygulandığı günümüzde birey ve toplumların huzur ve mutluluk arayışları da aynı şekilde devam etmektedir. Materyalist veya seküler ya da cicili ismiyle modern hayat modelinin dayatıldığı, vahşi kapitalizmin pençesindeki insanlar sıkı bir cendere içerisinde beden, ruh ve akıl arasındaki ahengi kuramamanın ıztırabını çekmeye ve sıkıntısını yaşamaya devam etmektedirler. Korona virüs ve benzeri diğer salgınlar, iklim değişikliklerine bağlı doğal afetler, uyuşturucu başta olmak üzere zararlı alışkanlıklardaki hızlı yükseliş, giderek bozulan ekonomik dengeler, kirletilmiş veya yıpranmış siyaset ve yönetim modelleri, kaybedilmekte olan inançlar ve umutlar, çökmekte olan ahlaki ve insani tutum ve davranışlar artık tüm insanlığı ciddi manada tehdit etmeye devam etmektedir. Yoksulluk ve cehalete terk edilmiş mazlum ve mustazaf durumundaki milyarca insana karşılık, öteki tarafta aşırı ve düzensiz beslenme nedeniyle sağlığını kaybeden ve aynı zamanda kitlesel haber aygıtlarıyla da hakikatle arasına duvar örülmüş milyarlarca sürüleştirilmiş insan yığınları bulunmaktadır. Dünya sahnesinde ifratla tefrit arasında gidip gelen yönünü ve hedefini şaşırmış yedi milyar küsur insanla onu gütmek, sömürmek, kendilerine kul etmek ve batıl yollara sokmak için uğraşan bir kısım şeytani küresel odakların karşılıklı hamlelerini izlemekteyiz.
Korona virüs salgınından önce çeşitli problem ve sorunlarla zorla yürütülmeye çalışılan toplum ve hayat düzeni salgınla birlikte iyice anormalleşerek daha da sıkıntılı hale geldi. Ailenin çeşitli tehditler altında hayat mücadelesi verdiği günümüzde aileye yönelik yıkım faaliyetlerinin giderek arttığını görmekteyiz. Avrupa Konseyi tarafından kadını koruma kılıfıyla hazırlanarak üye ülkelere dayatılan İstanbul Sözleşmesinin yol açtığı zarar ve ziyanı görerek sözleşmeden çekilen ülkelere Türkiye de dâhil oldu. Ancak hukukçular İstanbul sözleşmesinden ayrılmakla yol açtığı problem ve sorunların bitmeyeceğini, çünkü bu sözleşmeye istinaden çıkartılan kanun ve yönetmeliklerin hala yürürlükte olduğunu belirtmekteler. Şu ana kadar ülkemizde iki milyon civarında erkeğin evden uzaklaştırma cezası alarak çok büyük mağduriyetler yaşamasına neden olan ilgili yasa ve mevzuatlar kadına şiddeti önlemek bir yana aksine kadın cinayetlerinin kat be kat artmasına neden olmuştur. Bu nedenler göz önüne alındığında bütün bu dramların dayanağı olan sözleşmeden çekilmenin ciddi manada bir faydası olamayacağı ve mağduriyetleri önleyemeyeceği açıkça görülmektedir. Bu nedenle sözleşmenin türevleri olan yasa ve yönetmeliklerin de iptal edilmesi acil bir zaruret olarak karşımızda durmaktadır.
Mülkün yani devletin temeli olan adalet mekanizmasının ağır aksak işlemesi de ayrıca toplumda güven ve ümit kaybına neden olmaktadır. Çok uzun süren davalar sonucunda verilen kararlar bazen zaman aşımı nedeniyle sonuç olarak bir fayda sağlamamaktadır. Ayrıca adamına göre muamelenin yapıldığı bazı yargılamalardan dolayı da vatandaşın adalete olan güveni sarsılmaktadır. TBMM’de vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için hazırlanan fezleke sayısının 1300 âdete ulaşmasını Meclis Başkanı Sayın Mustafa Şentop “vahim bir tablo” olarak vasıflandırmıştır. Milletvekillerinin dokunulmazlık zırhını kuşanmaları da ayrıca kamuoyunda tartışılmaktadır.
Vatandaşların önemli bir kısmı ülkemizde devam eden kuraklık, ekonomik sıkıntılar, döviz ve faiz oranlarındaki aşırı istikrarsızlık, zorunlu borçlanmanın yol açtığı ciddi problemler, kartopu gibi büyüyen işsizlik, artan boşanma vakaları, vasıfsız ve tecrübesiz olarak yetişen gençliğin sürüklendiği çıkmazları konuşuyor ve tartışıyorken, siyasetçilerin bu sorunları konuşmamaları ve hala kendi aralarındaki kısır tartışmalara devam etmeleri vatandaşlar tarafından asla hoş görülmemektedir. Sürekli düşüp çıkan döviz kurlarının neden olduğu fiyat istikrarsızlığı piyasaları olumsuz yönde etkilerken uyanık birilerinin bu durumdan avanta kazançlar elde etmeleri, dürüst olanların ise kaybetmeleri nasıl izah edilecektir? Çiftçi ve sanayici başta olmak üzere üretim sektörleri artan girdi fiyatları karşısında faaliyetlerini sürdürmenin hesaplarını yapmaktadırlar. Küçük esnafın büyük sermayeli şirketlere yem edildiği ticari alanda hemen her gün işine son veren binlerce mağdura rastlanmaktadır. Hülasa dünyada ve ülkemizde her alanda dengeler bozulmuştur. Bozulan dengeler birilerini abad ederken birilerini de bedbaht etmektedir. “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.” Diyen ecdadımızın güzel deyimini iyice düşünerek bozulan dengeleri düzeltelim, adaleti ayakta tutalım, bir gün yaptıklarımızın hesabının sorulacağını düşünerek doğru yolda yürüyelim. Doğru yol Rabbimizin sırat-ı müstakim yoludur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım, bizi sapıtmış Hıristiyanların ve gazaba uğramış Yahudileri yoluna değil kendilerine İslam nimeti verdiklerinin yoluna ilet. Âmin.